27 Nisan 2015 Pazartesi

Kadınlar(ın) Pazarı

     Herkese iyi haftalar. Keyifler yerindedir umarım. Biz iyi kötü yuvarlanıyoruz işte. Bu aralar bir türlü gelemeyen bahar ve sıcaklara isyan halindeyiz tüm Adanalılar. Bizim bünyeler alışık değil bu mevsimde böyle serin sepelek havalara. İnanır mısınız çoğumuz haftalık hava durumu takipçisi modunda geziyoruz buralarda. Geçtiğimiz cumartesi  ve pazar gününü hava durumlarını dişimize göre bulunca bir kaç kız pazar günü kaçış planı yaptık.  Sabah saat 8 de arkadaşım Y. bizi evimizden aldı. Gözümüzde gözlüklerimiz, üzerimizde rahat kıyafetlerimiz,dudağımızda rujumuz Mersine doğru yola koyulduk. Yıllar önce keşfettiğim ve sevdiğim arkadaşlarımı da götürdüğüm Elvanlı Köyündeki Serindere Restaurant'a doğru yola koyulduk. Doğal yapısı,aile işletmesi olması,hem kendi kendine olmanı hemde sosyal bir ortamda bulunmanı sağlaması sebebiyle bir çok alternatifi olmasına rağmen tercih ettiğim mekanı yolu düşen herkese tavsiye ederim. Mekan köy içinden geçen bir derenin üzerine kurulu. Küçük ahşap evcikler içersinde yer sofrasında yiyorsunuz yemeklerinizi. Tabii masa sandalye tercih edenler için ayrı bir bölüm mevcut. Bizim tercihimiz yer sofrasıydı.   Bizim ufaklık küçüklüğünden beri Serinderenin kahvaltısını ve lezizliğini bildiği için arabada mekana varana kadar sabırla ve sessizce oturdu. Son 10 dakikalık mesafede bizi yiyebileceğinden bahsetmeye başladı :). Üç kişi olmamıza rağmen iki kişilik kahvaltı söyledik. Ve üçümüz de fazla fazla doyduk. Kahvaltının yıldızı bana göre tereyağıydı. Arkadaşım Y. selfie çubuğu almış, böyle bir plan olunca da fırsat bu fırsat deyip biz de kullanalım dedik. Çoğu zaman gereksiz bulduğum bu çubuğun aslında böyle zamanlarda ne kadar işe yaradığını bir çok poz ve kahkaha eşliğinde de öğrenmiş oldum. Kahvaltıdan sonra arkadaşımla karşılıklı tavla attık. Bizim ufaklık da bahçede bulunan hayvanları besleme misyonu yüklendi kendine. Tavla üzerine bir de gül yaprakları içersinde servis edilmiş türk kahvemizi içtik. Mekana ait tavus kuşlarını izledik. Muhteşem renkleri ile bizleri büyülediler. Tavşanları besledik,ördekleri kovaladık,balıklara ekmek attık. Zamanın nasıl geçtiğini anlamamışız bile. Saate baktığımızda 1 olduğunu görünce küçük çaplı bir şok yaşadık. Mersinde de gezeceğimiz için daha fazla oturmayıp mekan sahipleriyle vedalaşarak yolumuza koyulduk. Bu arada iki kişilik kahvaltı ve iki tane türk kahvesi için 46 tl ödedik. Fiyat gayet makul olduğu gibi menüde üç kişiyi doyuracak bolluktaydı. Daha sonra Mersin Foruma gittik. aslında sırf kızım M. istediği için gittik. Arkadaşımla ben sahilde denize karşı çay içmeyi tercih ederdik. Biraz mağazalarda dolanıp "paran varsa her şey ucuz yoksa her şey pahalı" ata sözünü bir kez daha söyledik durduk :) Biz çok gezmediğimizi düşünürken saate baktığımızda yine küçük çaplı bir şok yaşayıp gezimizi sonlandırmadan önce her Mersin ziyareti sonunda gelenekselleşen balık ekmek etkinliğimizi yerine getirmek için yine yollara düştük. Lunapark civarındaki balık ekmek teknelerinden tercihimiz hep Balıkçı Aref oldu. Güler yüzlü işletmecisi ve personeli menü seçimlerinde doğru yönlendirmeleri ve ekonomik fiyatıyla bizim için Mersinde ziyaret noktası oldu. Balık ekmeklerimizin fotoğrafını çekmeyi karnımız doyduktan sonra akıl ettik :) Bir başka masadaki bir müşterinin yarısı yenmiş balık ekmeğinin fotoğrafını çektik. Blog yazmaya başladıktan sonra doğru fotoğraf çekmenin ne kadar önemli olduğunu anladım. Bu işi hala çok becerdiğim söylenemez ama idare edeceksiniz artık :) 
Herkesin haftası hayalleriyle dolsun. Görüşmek üzere....

 












2 yorum:

  1. ohh miss :) nice keyifli gezmelere.mutlu haftalar
    http://loveandsmile.wordpress.com/

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederiz :) Bu arada yazılarınız zevkle okunmakta :))

      Sil