30 Aralık 2014 Salı

2015


    Yarın vakit ayıramam diye şimdiden yazmak istedim. 2015 hepimize,ülkemize tüm insanlığa vicdanı getirsin.  Vicdan olursa insanoğlunda sağlık,huzur,mutluluk,bereket de gelir...YENİ YILIMIZ KUTLU MUTLU OLSUN...



25 Aralık 2014 Perşembe

Küçük Bir Hafta Sonu Gezisi

     Herkese Merhabalar, kışın artık iyiden iyiye yüzünü gösterdiği şu günlerde çoğumuz - her ne kadar Adana sıcak memleket sayılsa da- dışarıdaki işlerimizi halledip evlerimize dönmenin peşine düşüyoruz genelde. Güneş azıcık yüzünü gösterdiğinde ise hepimiz sokaklarla olan özlemimizi gideriyoruz. Geçtiğimiz bir cumartesi (hangisi hatırlamıyorum : ) havanın güzelliğini fırsat bilip biz de üç arkadaş Eski Adana'ya yani çarşıya gitmeye karar verdik. Amacımız arkadaşımızın babası için alış veriş yapmak, ucuzluk mağazalarına falan bakmak,bulursak ucuz bir şeyler almaktı. Bilirsiniz çarşı içinde araba park etmek meseledir. Biz de sırf bu yüzden aracımızı bir otoparka koymaya karar verdik ve öyle de yaptık. Otoparkın bitişiği Bebekli Kilise idi. Ben bu kiliseyi hiç görmediğimi söyleyince, diğer arkadaşlarımın da benden farksız olduğunu gördüm :). Ve kiliseyi ziyaret etmeye karar verip, daldık kapısından içeri. Kilisenin girişinde üstte Meryem Ana heykeli var, heykel bebeğe benzediği için Bebekli Kilise deniyormuş. Kilisenin içinde bol bol resim var, Hristiyanlığın nasıl doğduğu ve yayıldığını anlatan bir sürü tablo var. Onlara bakarken kendimi resim sergisini gezer gibi hissettim. Kilisenin bahçesi ve içerisi son derece bakımlı ve temiz. Tarihi eser olarak düşünüldüğünde Adana içinde görülebilir bir mekan derim size.  Çektiğimiz fotoğraflardan bir demet efendim sizler için. 





24 Aralık 2014 Çarşamba

Akşam Akşam Kısır

     Günaydıııın. Çalışanlara hayırlı işler, Allah rızk bereket versin inşallah, evdekilere kolay gelsin,yaptığınız yemekler bal şeker olsun inşallah :) 
           Bu aralar kendimi o kadar yorgun hissediyorum ki , vücudumda ağrımayan nokta yok. Her tarafım karıncalanıyor yorgunluktan. Anemi hastası olduğum için her ay vurulmam gereken iğnemi iki aydır yaptıramıyorum tembellikten. Dilerim bu yorgunluk bundan kaynaklıdır. Bu arada aranızda anemi olduğunu bilmeyenler var ise bilsin ki sebepsiz yorgunluğun en büyük sebebidir anemi. Zihniniz size sürekli hafıza oyunları oynar, onu aldım mı ,bunu verdim mi ,acaba ne yedim, ne pişirdim gibi olursunuz. Geceleri uykusuzluktan geberir, sabahları zamanında ve dinç kalkamazsınız. Göz altlarınız genelde mordur. Anemi had safhada sinir bozukluğu yapar. Neden bu kadar yorgunum diye ağladığım günleri bilirim. Kan aldığım zaman kendimi superman gibi hissediyorum. İğne doping gibi geliyor. Neyse Allah beterinden korusun. Ne anlatacaktım nereye geldim :). Tembellikten olsa gerek akşamları için de yemek yapasım gelmiyor bir türlü. Tabi bende bu hafta tembellik tavan yapınca yemek işleri Özge'ye kaldı. O da sağ olsun dün akşam için kısır yaptı. Uzun süredir yemediğim kadar güzel diyorum başka da bir şey demiyorum :) Kısırı biz afiyetle yedik size de fotoğraflarını getirdim. 
          Evinizden sağlık , huzur,mutluluk eksik olmasın. 



22 Aralık 2014 Pazartesi

Dostlar Candır

     Herkese merhabalar. Geçtiğimiz haftasonu en sevdiklerimle kızlar partisi düzenledik canım arkadaşım,dostum Y.nin evinde. Masamız kallavi, keyfimiz gıcırdı :) Toplamda dört kişiydik. Güzeller güzeli canım kızım,ben ve vazgeçilmez iki dostum. Sohbetimiz kimi zaman hüzünlü,kimi zaman ciddi, kimi zaman da kahkahalar eşliğinde yol aldı. Evimizin küçüğü M. ergen ergen konuşmalarıyla hepimizi kırdı geçirdi. Lafı kısa tutup fotoğrafları paylaşmak istiyorum. Allah herkese böyle dostluklar nasip etsin. İyi Akşamlar :) 


18 Aralık 2014 Perşembe

Çalışsan Bir Dert Çalışmasan Bir Dert

     Bugün bir kez daha anladım ki insanın mutlaka bir güvencesi olmalı. Bazen o kadar çok yoruluyorum ki çantamı alıp kapıyı çarpıp ÇALIŞMIYORUM demek istiyorum, tabi olmuyor. Bu olamayan durum beni daha da yoruyor. Sonra düşünüyorum çalışmalıyım kendim için değilse bile kızım için çalışmalıyım. Hiç çekilmeyecek kaprisleri çekmeliyim. Hiç yutmamam gereken lafları yutmalıyım. Her şeyin bir zamanı var , beklemeliyim. Şimdi değil zamanı gelince demeliyim....Haksızlığa uğrasam da, işimin hangi parçasında olduğunu kestiremediğim abuk subuk işleri yapsam da susmalı ve beklemeliyim. Bazen kendime o kadar çok kızıyorum ki niye kenarda üç beş kuruşum yok diye. Ama sadece yaşayacak kadar kazanınca kenardaki üç beş kuruş hayal oluyor tabi.
     Başka şehirleri çok bilmiyorum ama Adana'da maaşlar yaşam standardının çok çok altında. Yaptığınız işin karşılığını kesinlikle alamıyorsunuz. Maaşınız ve pozisyonunuz ne olursa olsun özlük haklarınız asgari olarak veriliyor. İş olanakları çok sınırlı. Çalışma şartları berbat. Patronlar ne istiyorsa o oluyor. Ne kadar büyük bir firmada çalıştığınızın bir önemi yok. Onlar ne istiyorsa o oluyor.Kısacası modern köle gibisiniz. İnsan bir süre sonra aldığı maaşı da bir kenara bırakıyor. Birazcık "insanlık" bekliyor. O da olmayınca işte benim gibi suratı beş karış evinde oturuyor....

MOBBİNG  BİR SUÇTUR!

17 Aralık 2014 Çarşamba

Yavrusu Pişirdi Annesi Yedi :)

 
     Herkese merhabalar. Haftanın ortasına gelmenin vermiş olduğu mutluluk var üzerimde. Bazen kendimi Pollyanna gibi hissediyorum. Kendi kendime gıcık oluyorum bir yandan bir yandan da bu kafa iyi böyle devam et diyorum. Hayat o kadar saçma sapan olaylar,insanlar,durumlar çıkarıyor ki karşımıza, haftanın ortasına geldik diye sevinirken buluyoruz kendimizi işte böyle :)))
     Bu pazar M. Hanıma makarna yapmasını öğrettim. Klasik bir pazar gezmesinden sonra evimize döndüğümüzde fırının üzerindeki makarnayı görünce "Anne makarna mı yicez?" sorusu üzerine kıyamadığım çocuğuma makarna nasıl pişirilir öğrettim. Ben sadece dış ses olarak yer aldım bu tarifte. Elimi hiç bir şeye sürmedim. İlk denemesine rağmen gayet başarılı buldum.
     Sofradan kalkarken "lütfen bunu bloguna ekleyip benim yaptığımı söyler misin?" deyince sizinle paylaşmaya karar verdim.

   

Sadece sosun tarifini  vermek istiyorum. Yarım su bardağından biraz fazla domates püresi, Bir kaşık domates salçası,Bir tutam dere otu, Bir dal yeşil sarımsak,Bir çorba kaşığı kadar zeytinyağı,tuz. Domates püresini küçük bir tencerede kaynamaya bırakıyoruz. Azıcık suyunu çekince , salçasını ekleyip karıştırıyoruz bu arada yağı da eklemeyi unutmayın. İçine sarımsağı ince ince kıyıyoruz, en son tuzunu ekleyip şöyle bir çevirip altını kapatıyoruz. Dere otunu ince ince dilimliyoruz ve tencereye ekleyip bir kez karıştırıp bırakıyoruz. Böyle yapınca daha diri kalıyor içinde ot. Normalde makarnaların üzerine servis edilebilen bir sos. Ama küçük hanım tüm tencereye eklemeyi tercih etti. Biz de öyle yedik :)


16 Aralık 2014 Salı

Ben Seni Sevdim mi?

Ben seni sevdim mi? Sevdim, kime ne
Tuttum, ta içime oturttum seni
Aldım, okşadım saçlarını, öptüm
İçtim yudum yudum güzelliğini

Ben seni sevdim mi? Sevdim elbette
Bendeydi özlemlerin en korkuncu
Çıldırırdım sen ne kadar uzaksan,
Aşk değil, hiç doymayan bir şeydi bu

Ben seni sevdim mi? Sevdim doğrusu
Sevdikçe tamamlandım, bütünlendim
Biri vardı ağlayan gecelerce
Biri vardı sana tutkun; o bendim

Ben seni sevdim mi? Sevdim en büyük
En solmayan güller açtı içimde
Ömrümü değerli kılan bir şeydin
Sen benim bozbulanık gençliğimde

Ben seni sevdim mi? Sevdim, öyle ya
Bir çizgiye vardım seninle beraber
Ve bir gün orada yitirdim seni
Ben seni sevdim mi? Sevdim ya, ne haber?
ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN

Çok severim bu şiiri...


13 Aralık 2014 Cumartesi

Haftasonu Lezzetleri

     Merhaba herkeslere çook güzel bir hafta sonu geçirin inşallah :)
Hafta sonu genelde kalabalık bir misafir grubunuz olursa sizi yemek derdinden kurtaracak bir tarif vermeye geldim.
Et Tavası
Davul Fırınların tepsi ölçüsüne göre vereceğim tarifi.
1 kilo kuzu kuş başı
Yarım kilo kuzu kaburga (ortadan ikiye böldürün)
250 gram kuyruk yağı
İki kilo civarında domates
2 baş sarımsak
5-6 tane sivri biber
Bir kaşık biber salçası
İsteğe göre kekik,pul biber
yarım çay bardağı zeytin yağı

Tarifi :
Domatesleri soyup küp küp doğruyoruz. Biberleri çok da küçük olmayacak şekilde dilimliyoruz. Sarımsakları soyuyoruz. Kuyruk yağını küçük küçük tike olacak şekilde doğruyoruz. isterseniz kıyma şeklinde de çektirip kullanabilirsiniz. Tüm eti ve kuyruk yağını tepsi içine alıp zeytin yağını üstüne döküyoruz. Elimizle yağı tüm ete yediriyoruz. Daha sonra salçayla tüm eti avcarlıyoruz. Üzerine domatesi ve biberi ekleyip tepsiye eşit şekilde yayıyoruz. En son sarımsakları tepsiye gelişi güzel dağıtıyoruz. Ben hiç tuz koymuyorum salça zaten tuzlu ve eti sertleştirmesin istiyorum. Biz hiç baharat eklememiştik en son yaptığımızda. İçimizde baharat yemeyen bir arkadaşımız vardı. Ama hafif bir kekik tepsideki tadı katmerler. Üzerine alüminyum folyo kaplayıp bir kaç yerinden deliyoruz. Fırına yollarken fırıncıyı tembihliyoruz. Tava piştikten sonra fırından çıkarmadan 15 dakika önce folyoyu çıkarttırıp Tavanın üstünü kızartmasını istiyoruz. (Bizim folyomuz yoktu ondan biraz yanık duruyor resimde ama tadının dille izahı yoktu :) )
Afiyet olsun efendimmm
Hoşçakalın


12 Aralık 2014 Cuma

Dertleşelim mi?

     Herkese mutlu haftasonları diliyorumm. İyi kötü geçen bir haftadan sonra çok şükür haftasonu geldi. O kadar kızdığım şeyler oldu ki bu hafta,şükür cumartesi geldi diyorum. 
     Canımı sıkan olaylardan biriyle ilgili detay vermek istiyorum. Aslında bir nevi dertleşme postu gibi bir yazı olacak bu. Bir arkadaşımın eşi canımı çok sıktı. Evimin düzeni ile ilgili bir cümle dizisi kurdu. Ve bunu işyerimde yaptığı için bir an önce konu kapansın diye pek oralı olmamış gibi davrandım. Amma bu iş burada bitmedi benim için tabi. Bu işi bu hafta sonu çözeceğim. İnsanlar niye sınırlarını bilmezler hiç anlamış değilim. Üstelik böyle bir duruma hiç meyil veren biri olmamama rağmen bu nasıl olur diye kendimi yeyip duruyorum.Veee şöyle bir sonuca eriyorum: Senin sınırlarını görmeyenler için o sınırları o insanların gözüne sokacaksın. Sokacaksın ki hadlerini, duracakları yeri bilecekler. 
  Ben insanlara anlatmadıkları sürece soru sormam. Anlattıklarının üzerinden de soru sormam. Yargılamam,anlattığı kadarıyla,kendini gösterdiği kadarıyla kafamda bir yere oturturum. Çok soru soran insanları da sevmem,sevemem. Hayatımla ilgili de çok soru sorulduğunda ikinci cümlemde sınırımı belli ederim.Ama bu hatun sorular zincirinin ardından aldığı usturuplu cevapları anlamadı bile!!!! Bu kadar olabilir mi bir insan acaba dedim içimden. 
   İşte tam da bu sebepler yüzünden yarın bu işi çözeceğim. Onun bana sorduğu soruları ben de ona soracağım. Bakalım nasıl cevaplayacak. 
     Hepinize iyi akşamlar. 
      
     

11 Aralık 2014 Perşembe

Gözü Aç İnsan

     Günaydın herkeslere.Düşünce fukaralarından haz etmem demiştim ya dün itibariyle birde gözü aç insanları sevmediğimi hatırladım birden. Başkasının artığını kar sayan ,aç gözlülüğünün tamamen bencilliğinden geldiğini görmeyip isteklerine istediği gibi yanıtlar alamayınca karşısındakini bencil sayan insanları da sevmiyorum.
     Karar verdim nerede ve nasıl olursa olsun sevmediğim tipleri etrafımda bulundurmayacağım artık. Onlara sadece kuru kuru yapacakları işi söylemekle yetineceğim. Hayatımdaki yerleri sadece bu olacak.
     Siz de yapın bakın görün ne malzemeler çıkacak bu olaydan!
   

10 Aralık 2014 Çarşamba

Düşünce Fukarası

   
      Sevmiyorum arkadaşım düşünce fukarası insanları. Annem babam olsa sevmem. Bir laf ederken, bir cümle kurarken bir düşüneceksin, ölçüp biçeceksin. Karşımdaki insan ne hisseder diyeceksin, haddimi aşıyor muyum diyeceksin. Kendilerine gelince le - le başkasına gelince lo- lo insanları sevmiyorum ben. O an hadlerini bildiremiyorsam da hiç ertelemeden gerekeni yapıyorum ve çooook seviyorum bu huyumu. Şimdilerde var etrafımda bir tane böylesi. Yakındır bir çarparım onu uzun süre kıpırdayamaz olduğu yerden. 


Akıllı söylemeden düşünür, akılsız düşünmeden söyler

3 Aralık 2014 Çarşamba

Cilt Bakımı

   Gününüz aydın olsunn :) Herkese keyifli bir gün diliyorum. Bugün cilt bakımı üzerine bir şeyler yazmak istiyorum. Ergenlikten itibaren tüm bayanların mutlaka en az bir kere denediği doğal cilt bakımı kürleri,evde yapılmış maske denemeleri,etraftan duyup uyguladıkları karışımlar vardır.Kiminden fayda görürüz kimi bir halta yaramaz :) 
    Ben artık evde maske yapmaktan , oradan buradan tarif toplamaktan ya da güzellik salonları gidip bir sürü paralar harcamaktan vazgeçtim. Yıllardır yaptığım bir şey var. Yemek  veya salata yaparken kullandığım malzemelerden faydalanıyorum arkadaşlar :). Salatalığın kabuklarını yüzüme sürüyorum. 10-15 dk kadar sonra yüzümü normal suyla yıkayıp temiz bir havluyla kuruluyorum. Salatalık cildi nemlendirip canlılık veriyor. Patates ile işim varsa gözlerimin üzerine koyup 10 dk falan bekletip yüzümü yıkıyorum. Patates göz altı morluklarıma iyi geliyor. Çay demlemişsem çay poşetlerini asla atmıyor gözlerimin üzerine koyuyorum , onu da 10 dk kadar bekletiyor sonra yüzümü yıkıyorum. Bu kür göz altı torbalarını indiriyor. Bunları aklıma geldikçe yapıyorum ama istisnasız yaptığım bir şey var ki kızımın ergenlik sivilcelerini doğal yolla çözebilen tek şey bu oldu: Kantaron Yağı. Yüzümü her akşam temizledikten sonra , bir pamuk yardımıyla kantaronu tüm cildime yayıyorum. Tabi kızıma da aynısını yapıyoruz. Öyle de yatıyoruz. Sabah kalktığımızda yüzümüzü ılık suyla yıkayıp güne hazır oluyoruz. Bir arkadaşımın tavsiyesiyle bu kürü yapmaya başladık. Şimdi hergün ona bu tavsiyesi için dua ediyorum. Kızımın cildi % 90 oranında düzeldi. Abur cuburun tamamını kesmeyi başarabilirse yüzü tertemiz olacak. Bizim kullandığımız kantaron yağı kırmızı tonlarında. Aynı zamanda da içilebiliyor. Mide rahatsızlığınız var ise her sabah aç karnına bir çorba kaşığı içmenizi tavsiye ederim. Yıllardır çektiğim mide ağrılarından kantaron sayesinde kurtuldum. 

(Fotoğraflar internetten alınmıştır)

Tekrar görüşmek dileğiyle ağzınızın tadı hiç bozulmasın hoşçakalın :) 

Süt ve Elma Topları

    Herkese neşe ve sağlık dolu bir gün diliyorum. Allah hepimizin rızkını bereketlendirsin. Dün akşam haftanın ilk iş günü biter bitmez "ohh çok şükür bugün de bitti" deyip evime geldim. Akşam yemeğimizi yedikten sonra kendimize küçük bir atıştırmalık hazırladık. Bir süredir bizimle kalan Özge "Biz neden süt içmiyoruz?" şeklinde bir soru sorunca bu akşam içimizi ısıtacak içeceğimizi bulmuş olduk. Yanına da dün hazırladığım elma toplarını da ekleyince oohh deymeyin mis keyfimize :) . İnternetten sütle ilgili biraz araştırma yaptım da bildiğimizin dışında aslında ne kadar faydalı bir besin olduğunu farkettim.
    Doğru beslendiğimiz takdirde süt göbek yağlarımızı eritmemizde büyük fayda sağlıyor. Cildimizin geç yıpranmasını ve yaşlanmasını sağlıyor. Kemiklere faydasını zaten bilmeyenimiz yoktur. Kalp damar sağlığımızı koruyor. Beynimizin ihtiyacı olan enerjiyi sağlıyor. Kronik bronşit ve bağırsak kanserinin önlenmesine yardımcı oluyor vs vs vs. Yıllardır M.'ye süt içmesi için yalvarır durur hatta küçük rüşvetlerle süt içirdiğim çoktur. Bu akşam Özge'nin yaptığı teklife bir kalemde tamam içelim diyen M. belki de ilk kez kendiliğinden süt içti. Tabi yanında elma toplarıyla :)
    Şimdi size yapımı çok kolay ve tadı enfes olan ayrıca kalori bakımından da bedenlerimizi üzmeyecek elma toplarımızın tarifini vermek istiyorum.

Malzemeler:
-1,5 kilo civarında orta boy büyüklükte sarı elmalar (yaklaşık 6-7 adet)
-İki paket Petibör bisküvi
- İki kaşık kadar şeker
-Yarım su bardağı dövülmüş ceviz ya da fındık (evde yoktu biz koymadık)
-Damak tadınıza göre tarçın
-Yarım-bir çay bardağı süt
-Bir paket hindistan cevizi

Yapımı:
Elmaları robottan geçirip bir tencereye alıyoruz. Üzerine iki çorba kaşığı kadar şeker serpiştirip orta ateşte suyunu salıp sonrada çekmesini bekliyoruz. Elmalar suyunu çekince tencerenin kapağını açıp serin bir yerde soğumaya bırakıyoruz.Bisküvileri derin bir kaba elimizle ezerek küçük küçük kırıyoruz. Sütümüzü ekleyip bisküvilerin sertliğini alıyoruz. Sütü kademeli olarak kullanın , malzemenin çok yumuşamasına izin vermeyin. İçine dövülmüş ceviz veya fındığımızı da ekliyoruz. Soğumuş olan elma rendemizi de kabımıza ekliyoruz. En son üzerine de tarçınımızı ekleyip bir güzel tüm malzemeleri karıştırıyoruz. Bütün malzemeler birbirine iyice karıştıktan sonra elimizle yuvarlak şekiller veriyoruz. Genişçe bir tabağa hindistan cevizini serpiştiriyoruz. Elimizdeki elma toplarını hindistan cevizinin üzerinde yuvarlıyoruz. Böylece her yeri hindistan ceviziyle kaplanmış oluyor. İşimiz bittikten sonra topları biraz sertleşmeleri için dinlendiriyoruz. Biz iki saat kadar sonra tadına bakmak için birer tane yedik. Gayet güzel olmuştu ama 3-4 saat dinlendirdiğinizde bence tadı daha güzel oluyor. Bir kupa ılık sütün yanında da enfes oluyor. Denemenizi tavsiye ederim. Afiyet olsuuun :)