26 Ocak 2016 Salı

Başarı; Neye ve Kime Göre?

Cuma günü alınan karnelerle çocuklar yarı yıl tatillerine başlamış oldular. Bizim küçük hanım teşekkür aldı, takdiri 4 puanla kaçırdı. Kızım adına o kadar sevindim ki anlatamam. Ama bir yandan da üzüldüm. Çünkü takdir almak istiyordu ve 4 puanla kaçırdığı için çok üzgündü. Benim nazarımda hiç bir belge almasa da olur ama öyle bir sistem içinde yaşıyoruz ki ve başarı kıstasları o kadar belirgin ki bunları elde edebilmek için mücadele etmekten başka bir şansın yokmuş gibi görünüyor. Arkadaşları içinde hiç bir belge almadan karne alanlar da vardı elbette, ben özellikle ailelerin tavrını merak ettiğim için samimi olduklarımıza ailelerini tepkilerini sordum. Kimisi hiç umursamamış kimisi de kızmıştı notlar niye bu kadar düşük diye. Çocuğunuz kadar kendinize de kızıyor musunuz acaba diye sorasım geldi o ailelere. Bir yandan bunları düşünürken de ne yapsınlar sistem bu dedim içimden. Eğitim elbette şart, bu dünya düzeninde iyi bir eğitimin yoksa, aileden zengin değilsen ve istediklerini yapmak istiyorsan bu biraz zor. Ben çocuğumun şimdi nasıl mutluysa büyüyünce de yine aynı huzur ve mutlulukla yaşamasını istiyorum. Maalesef ben öyle olamadım. Ve çocuğumun da bu buhranı yaşamasını istemiyorum. Ömrüm ve gücüm yettiğince hayatı ona yaşanabilir kılmaya çalışacağım. Çocukluğum aklıma geldiğinde öyle mutlu oluyorum ki anlatamam içimle birlikte yüzüm de aydınlanıyor. Ama günümüze döndüğümde sanki başıma birisi tavayla vurmuş gibi oluyorum. Son 15 yılım sadece mücadele etmekle geçmiş. Hep bir şeyler için savaşmışım,çalışmışım, didinmişim.... Sanki ne zaman işlediğimi bilmediğim günahlarımın bedelini öder gibi bir hayat yaşamışım. Mutlu olduğum ve hala olmaya devam ettiğim olaylar,insanlar var elbette hayatımda; en önemlileri de kızım ve eşim...Zaten kızım olmasaymış ben ne olurmuşum hiç düşünmek bile istemiyorum. O kadar çok yalnız kaldığım, bırakıldığım zamanlar olmuş ki sanki ben de bunu haketmişim gibi davranmış ve yaşamışım. Aslında kendimi cezalandırmışım...Kızımla başbaşa kaldığımda "anne" olmanın ne kadar kutsal ve önemli bir şey olduğunu anlamışım. Onun minicik ellerini uzattığında elini tutmanın ne kadar önemli bir şey olduğunu öğrenmişim geçen bu süreçte. Ben elimi ne zaman uzatsam bir el bulamadım ve bunun normal birşey olduğunu sandım; taki anne olana kadar... Aslında başarılıymışım da , her ne kadar kimileri beni beceriksiz,geçimsiz,vs kalıplarla tanımlasa da. Kızımla birlikte küçücük bir dünya yaratmışız kendimize doğrularıyla yanlışlarıyla.... Ve şimdi bakıyorum da bu dünyamıza; aslında ben başarılıymışım... Görüşmek üzere hoşçakalın...

19 Ocak 2016 Salı

Hamarat Hatun

Bu aralar mutfak konusunda pek hamaratım. İnternette bulduğum bir videoyu izleyerek evde baklava bile yaptım. Size baklavanın tarifini değil yaptığım tarifin video linkini vereceğim, mutlaka deneyin evinizde baklavaseverler varsa dışardan ne olduğunu bilmediğiniz malzemelerle yapılmış ürün alacağınıza evde kendiniz yapın derim. Video linki: https://www.youtube.com/watch?v=8JJVDoZKYwA Ekleyeceğim tek şey tarifteki şerbet fazla geliyor yarısını kullanmadım ben. Tabi damak tadıyla alakalı bir durum bu. Bu da baklavamızın fotoğrafları
Kızıma sabahları kahvaltılık olarak her hafta bir çeşit hamur işi mutlaka yaparım. Salam, sosis vs yedirmekten iyidir. Peynirli kek yaptım bu hafta sonu ama o kadar çok yendi ki pazartesi sabahına sadece 4 dilim kalmıştı. Tarifi ise: Malzemeler: 3 yumurta 1 su bardağı sıvı yağ 1,5 su bardağı yoğurt 1 su bardağı rendelenmiş beyaz peynir (bir tutam maydanoz doğradım içine) 2 su bardağı un 1 paket kabartma tozu Çörek otu , susam Tarifi: Yumurtaları ve sıvı yağı iyice çırpın, sonra sırasıyla yazdığım malzemeleri ekleyip spatula yardımıyla iyice karıştırın. dikdörtgen bir borcama tabanını yağladıktan sonra hazırladığınız harcı düzgünce borcama yayın üzerine çörek otu susam ne varsa güzelce serpin, 175 derece önceden ısıtılmış fırında 40-45 dk pişirin. Benim fırın biraz dandik olduğu için 200 derecede 30 dk pişirdim sonra 175e getirip biraz daha pişirdim. Bunlarda fotoları buyrun
Hadi afiyet olsun herkeseee görüşmek üzere

7 Ocak 2016 Perşembe

Abur Cubur Sorunsalı

     Çocuk olan her evde mutlaka abur cubur sorunu  vardır diye düşünüyorum. Bizde de bu sorun bir zamanlar tavan yapmış haldeydi. Hatta uzun bir dönem buzdolabında küçük bayanın "abur cubur poşeti" mevcuttu. Günde bir kaç defa o poşet çıkarılır, istediğini alır,eksiklerini de bize bildirir, biz de memnuniyetsiz de olsak dediğini yapardık. Şimdi düşünüyorum da ne salakmışım! Bacak kadar boyuyla istemediğim bir şeyi bana nasıl yaptırmış senelerce! Sonradan aklım başıma geldi sanırım bu işi minimum boyuta indirdim. Tabi evde bununla ilgili büyük çaplı bir kriz yaşadık ama üzgünümmm yapacak bir şey yook :) Okula giderken harçlığını minimum tutuyorum. Evden meyve,börek vs koyuyorum çantasına atıştırmalık olarak. Öğle yemeğini de yemekhaneden yiyor zaten.
     Geçen evde abur cubur krizine girdim hadi bir şeyler yapalım dediğinde elma topları ve tavada börek yaptık birlikte. Birlikte yapınca hem hoşuna gidiyor, hem yemeyecekse bile yiyor :).
Gelelim tarife

Elma Topları:
Bir su bardağı ceviz
5 tane orta boy elma
1 paket hindistan cevizi
1 paket pasta süsü ( şart değil bizim hindistan cevizimiz yetmediği için kullandık)
1 paket peti bör bisküvi  (evde kek,kurabiye kalıntısı da olabilir hatta daha güzel oluyor)

Cevizi,elmayı, bisküviyi ayrı ayrı mutfak robotundan geçirelim. Elmayı bir tavada orta ateşte pişirelim. (Ben hiç şeker koymadım,kızım hipoglisemi hastası. Elma ve bisküvinin şekeri yeterli olur diye düşündüm, tadına bakınca da iyi ki koymamışım dedim). Elma rendesi suyunu çekip yumuşadıktan sonra ocaktan alın soğumaya bırakın. Soğuduktan sonra elma,ceviz,bisküvi üçlüsünü birleştirin. Elinizle yuvarlayıp şekil verdikten sonra hindistan cevizine bulayıp kenara koyun.Hepsini bitirdikten sonra bir saat kadar bekletip sonrasında afiyetle yeyin. :)

Gelelim tavada börek tarifine.
3 tane yufka
1 kaşık tereyağı
İsteğe göre iç malzemesi

Orta boy tavanın içine tereyağ sürün. Kenarları dışa gelecek şekilde yufkanın birini yerleştirin. İçine bir kaç tane zar büyüklüğünde tereyağı koyun. (isterseniz eritip sürebilirsiniz, ben üşendim.) İkinci yufkayı elinizle parçalayarak diğer yufkanın üzerine ekleyin. Tekrar tereyağı işlemini gerçekleştirin. İstediğiniz iç malzemesini yufkanın üzerine eşit miktarda serpiştirin. Tekrar bir iki parça tereyağı koyun. Üçüncü yufkayı da malzemelerin üzerini örtecek şekilde tavaya kapatın. İlk yufkanın dışarıda bıraktığınız kısmıyla böreğin üzerini örtün. Kalan tere yağın yarısını üzerine gezdirin. Orta göz ocakta kısık vaziyette pişirmeye bırakın. Üzerini örtmeniz şart değil. Altını sürekli kontrol edin, istediğiniz kıvama geldiğinde bir spatula yardımıyla böreği ters çevirin. Çevirdiğiniz kısma ve üstüne kalan tere yağını paylaştırın. Börek piştiğinde kenara alıp hafif sıcaklığı gidince kesin ve servis edin. Afiyet olsun şekerlerim.





6 Ocak 2016 Çarşamba

Senin İçin Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği

     Soğuk bir kış gününden merhabalar herkese. Hava durumu haberlerini izleyince Adana'da yaşadığımız için kendimi şanslı sayıyorum. Ama dağlara, oraya , buraya yağan karın soğuğunu da çekince ööffff diyorum öööfff. Yılbaşından önce havalar henüz bu kadar soğumamışken (en azından Adana için) arkadaşım Yıldız'ın da yöneticisi olduğu Senin İçin Yardımlaşma ve Dayanışma Derneğinin yöneticilerinden oluşan bir grupla ailelerin de katılacağı bir kahvaltı organizasyonuna davetliydik. Cancağızım bizi aile olarak gördüğünden biz de seve seve kızımın teyzesinin davetine icabet ettik. Bir çoğuyla ilk kez karşılaşmama rağmen bu insanların bu dernek adı altında neden toplandıklarını bir kez daha anladım. İçlerindeki güzellik yüzlerine vurmuştu.  Derneğin amacı meleklerimiz olarak isimlendirdikleri özel çocuklarımız ve yaşlılarımıza yaşama sevinci aşılamak, onları topluma kazandırmak.  Derneğin faaliyetlerini inceleyebilmeniz için sosyal medya hesabı:

https://www.facebook.com/seninicinyardimlasmavedayanismadernegi/timeline

Kısıtlı bütçelerle çok güzel projelere imza atıyorlar. Sayfalarına göz atmakla kalmayıp sizler de destek olun derim bence. 


     Gittiğimiz mekan Karaisalı tarafında, açılalı henüz 2 ay kadar olmuş bir mekandı. Mekanın ismini hatırlayamıyorum kusura bakmayın artık :). Mekan anladığım kadarıyla bir çiftlik evi ve bahçesinden oluşuyor. Kocaman bir yüzme havuzu var ama tabi bu havada kullanıma açık değil, zaten fena halde çevre düzenlemesi ve tadilat ihtiyacı mevcut. Kahvaltı klasik açık menü idi. Çok beğendiğimi söyleyemem ama işletmecinin çabasını görünce tüm eksikliklerin kısa sürede çözüleceğine emin oldum. Çiftlik evinin alt katını taverna usulü yapmışlar. Mekan içindeki düzenleme çok hoşuma gitti. Eski fotoğraflar plaklar vs.  Çocuklar için bir oyun odaları mevcut. Bahçenin bir bölümünde hara var iki tane de midilli. Eminim ilerde hayvanlarla ilgili de bir genişleme ve düzenleme yapılacaktır. Mekan tam anlamıyla hizmete girdiğinde eminim. Fotoğraf çektim ama tabi ki her zaman yaptığım şeyi yaptım; eksik çektim :) Hoş bizim için önemli olan birlikte vakit geçirmekti zaten :)